Bilişsel Gelişim ve Zeka Oyunlarının Katkısı
Kurucumuz Uzm. Psk. Nilgün Doruk'un Yükseklisans bitirme tezi;
Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan aktif zihinsel faaliyetlerinin gelişimine zihinsel,bilişsel gelişim adı verilmektedir (Senemoğlu, 2000, s.39). Bireyin zihinsel gelişimi, onun hem doğuştan getirdiği zihin gücüne, hem de çevresiyle etkileşimi sonucunda edindiği yaşantılarına dayanmaktadır. Zihinsel gelişime ve zihnin işlevlerine ilişkin kavramların büyük bölümünü şu başlıklar altında toplayabiliriz: gizilgüç, yetenek, dil gelişimi, algısal gelişim, kavram, geliştirme, sorun çözme yeteneğinin gelişimi, yaratıcılığın gelişimi, zekanın niteliği (Başaran 1982:80). Bilişsel terimi bilgiyi, belleği, akıl yürütmeyi, sorun çözmeyi, kavramları ve düşünmeyi yani zihni (belleği) içine alır. Bilişsel gelişimi araştırmak zordur. Çünkü gözlemlenemeyen süreçleri içermektedir. Bebeklerin Bilişsel belleklerini araştırmak daha zordur. Düşüncelerini dile getiremezler” (Gander ve Gardiner, 2001, s.166).
Çevreyle yapılan her etkileşim bireyin zekasının gelişmesini böylece de zihinsel örüntüsünün değişmesini sağlamaktadır. Bireyin zihinsel güçlerini ölçmek için bireyin çevreye uyum süresince davranışlar olarak gösterebildiği yeteneklerini ölçmek gerekmektedir. “Zihin gelişimini etkileyen etkenler arasında özellikle çocukların aktif yaşantı geçirmesi ve toplumsal aktarım çok büyük önem taşımaktadır. “Piaget 1970’de zekaya gelişimsel temelli bir açıklama getirdi. Zekayı anlamak için bilginin nasıl edinildiğini ve kullanıldığını ele almak gerektiğini öne sürdü. Piaget’e göre zeka, çevreye uyum sağlama gücüdür”. Piaget yaptığı çalışmaların sonucunda duygu, hareket, işlem öncesi, somut işlemler ve soyut işlemler dönemlerinden belirli yaşlarda geçildiğini içeren bir kuram ortaya koymuştur”. Buna göre:
1) Duyu-Hareket Dönemi (0-2) yaş
2) İşlem Öncesi Dönem (3-6) yaş
3) Somut işlemler Dönemi (7-11) yaş 4) Soyut işlemler Dönemi (12 ve üstü)
olmak üzere dört dönem ortaya çıkmıştır (Selçuk ve diğerleri, 2003, s.5). Gelişimsel yaklaşımlar içinde söz edilmesi gereken bir başka isim Vygotsky’dir. Vygotsky’ye göre zihin gelişimi Piaget’in ileri sürdüğü gibi kendi başına oluşan bir süreç değildir. Çocuğun çevresindeki bireyler ona problem durumlarında yardımcı olur ve bazı bilgiler verir. Bu nedenle zeka
gelişiminin toplumsal yönü de vurgulanmalıdır. Vygotsky’ye göre belirli bir gelişim düzeyinde çocuğun kendi başına gerçekleştirebileceği bir takım davranışlar olduğu gibi bir yetişkinin yardımıyla başarabileceği davranışlar da vardır (Selçuk ve diğerleri, 2003, s.6).
Vygotsky’ye göre gelişim dönemleri ve vurgulanan özellikler şu şekildedir:
• 0-2 yaş duygusal kontak
• 2 yaş nesnelerin manupülasyonu
• 3-7 yaş rol oynama ve sembolik etkinlik
• 7-11 yaş okuldaki formal çalışmaların vurgulanması
• 12-18 yaş kişiler arası ilişkilerin ve kariyer açılımlarının kaynaştırılması
Piaget bilginin öğrenilmesini besinlerin sindirilmesine benzetmektedir (Selçuk ve diğerleri, 2003, s.9). Piaget ve arkadaşları, bazı kavramlarla algıların doğuştan itibaren kazanılmış olabileceğini belirlemişlerdir. Piaget bebeklik döneminde çocukların, objelerin devamlı olduklarını, değişmezliklerini bile düşünemezken zamanla biçim ve büyüklük kavramlarını tanımaya başladıklarını söylemektedir. Biliş sözcüğü, algılama, bellek, muhakeme, düşünme ve kavrama süreçlerini kapsamaktadır (Yavuzer, 1984, s.46).
Piaget’e göre çocuk, 0-2 yaşları arasında duyusal devinim dönemini ve 2-7 yaşları arasında işlem öncesi sembolik fonksiyonlar dönemini yaşamaktadır. Daha sonra 7-11 yaşları arasında ise somut işlemler dönemindedir .Piaget’e göre somut işlemler döneminde olan çocuklar, yeni bir dizi kural oluşturulup geliştirilmektedir. Gruplandırma. Bundan sınıflama, sıralama, serileme, değişmezlik, sayı ve mekân kavramları oluşur. Dokuz yaşlarından itibaren sözlü beceri kendini gösterir. Çocuğun dili hızla gelişmektedir. Eski sözcük bilgisini zenginleşip, sözcük dağarcığı 3000 kelimeye ulaşmaktadır. Bu kelimelerin çoğu sıfat ve edattır. Çünkü çocuk yalnızca olayların ve nesnelerin adlarını öğrenmekle yetinmemekte, özelliklerini, farklılıklarını ve benzerliklerini de öğrenmek istemektedir. Benzerlikleri öğrenmeden farklılıkları meydana çıkarmaktadır. Son çocukluk döneminin sonlarına doğru, çocukta problemleri kendi kişisel girişimleriyle çözme yeteneğinin yüksek düzeyde geliştiği görülmektedir (Yavuzer, 1984, s.125)
Bu dönemde zihin gücü, en az beden gücü kadar hızla gelişmektedir. Çocuğun beyin ve sinir sistemi hemen yetişkinlerinkine yakın bir olgunluk seviyesine varmaktadır. Mantıklı ve soyut düşünme yeteneğinde kuvvetli bir ilerleme görülmektedir. Mekanik belleği ve sesleri ayırt etme gücü büyüklerinki kadardır. Tecrübesiz oldukları için bu yetilerinden yetişkinler kadar iyi yararlanamamaktadır. Bu dönemde dikkat süresi gelişmeye devam eder. İlgilendiği konularda saatlerce çalışabilirler. On, onbir yaşlarındaki bir çocukta zaman, yer kavramları birtakım tarih ve coğrafya olaylarını kavrayabilecek kadar gelişmiştir. Geleceği düşünme gücü de ilerlemeye başlamaktadır. Bu dönemde kendi kendine çalışma, öğrenme ve araştırma yapma gücünü kazanabilmektedir.
İlkokul çağındaki çocuklar somut bir dönüşümü zihinsel olarak tersine çevirebilir. Belirli bir zamanda bir durumu bir çok yönden ele alabilirler. Soyut bilgi verildiğinde yetersiz olabilir. 12 yaş ve üzeri soyut işlemlerde yetkindirler. Varsayımlar kurabilirler, mantıksal sonuçlar çıkarabilirler. İster somut ister soyut biçimde sunulsun, karmaşık sorunları sistemli olarak çözebilmektedir. Bu evre 11-12 yaş dolaylarında başlamakta 14-15 yaşlarında kararlılık kazanmaktadır (Gander ve Gardiner, 2001, s. 460). 7-10-11 yaşları arasında başlangıç halindeki işbirliği dönemi yer almaktadır. Oyun toplumsal niteliklidir ve çocuk kuralları daha iyi kavramıştır. 11-12 yaşlarında gerçek işbirliği, töresel tutum ve davranışlarında gerçekten karşılıklı anlayış ve yardımlaşma görülmektedir. Piaget’in çalışmalarında bir çocuğun zekasının gelişmesinde iki evrenin çok önemli olduğu ortaya konulmuştur. Bunlardan birincisi beş-altı yaş grubu, ikinci evre çocuğun somut düşünceden soyut düşünceye geçişi gerçekleştirdiği on bir- on dört yaş grubudur. Bu dönemlerde düşünmeye yöneltilen ( Zeka Oyunları vb çalışmalar gibi )öğrencilerin bilişleri hızlanmaktadır. Bu dönemlerinde düşünceye değil ezbere yöneltilen bir öğrenci önemli bir kapasitesini geliştirme fırsatını ömür boyunca kaybetmektedir . Somut düşünme çağına ulaşmış olduğundan, sorun çözme davranışları da çevresindeki somut varlıklarla ve durumlarla ilgili olmaktadır.
Yetişkinler bile yeni bir konuyu öğrenmeye başladıkları zaman, zihinsel gelişimin basamaklarına uygun bir süreç içinde bulunmaktadırlar. İlkönce yeni konuyu sezgilerine dayanarak anlamaya çalışmakta, sonra somut yönlerini algılamakta, daha sonra da soyut yönlerini anlayarak konuyu kafalarında canlandırabilmektedirler. Böylece yetişkin bir insan bile, yeni bir konuda sezgisine ve somut düşüncesine dayanmadan, soyut düşünmeye geçememek de, konuyu kavramlaştıramamaktadır (Cronbach, 1963, s.338). Strang’ın (1960, s.26) belirttiğine göre; öğrencilerin öğrenmesini engelleyen ve yeterli derecede öğrenememelerine neden olan en önemli etmen, onların temel yaşantılarındaki yetersizliklerdir.Bu durum birinci sınıftan üniversitenin son sınıfına kadar önemli bir neden olmaktadır.
Bu çağda çocuk gerçekçi olduğu için kendisini eleştirebilme gücünü kazanmaktadır. Ayrıca sorun çözme davranışının üç öğesi vardır: Gereksinme, amaç, ikisi arasındaki güçlük ya da engel. Birey engeli ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunur. Buna sorun çözme davranışı denir. Dolayısıyla insanın uyumu etkinlikleri bu üç öğenin bir örüntüsüdür (Thorndike, 1950, s.192).
Çocuk, problem çözmeye imkân verici fırsatlar sayesinde yeteneklerini keşfetmektedir. Problem çözme, çocuğun hem içi, hem dış kaynaklardan nasıl faydalanacağını öğrenmesine yarayan bir yoldu (Bingham, 1983, s.3). Evde, okulda üzerinde uğraşılacak çok çeşitli oyunlar ,materyaller bulundurmak etkileşimi ve faaliyeti teşvik etmektedir. Yeni yaşantıların meydana gelmesine sebep olur ki bu sonunda problemlerin keşfine ve problem çözme çalışmalarına yol açar, ilgili merkezlere merakı arttırmaktadır (Bingham, 1983, s.52). Özellikle somut işlemler dönemindeki dördüncü ve beşinci sınıf öğrencileri için bu konu çok önemlidir. Bu dönemde çocuğun kelime hazinesi çok gelişmiş okuma ve okuyarak bilgi edinme gücü ilerlemiştir. Bu dönem sonunda bazı çocuklar büyükler kadar iyi ve hızlı okuma gücünü kazanırlar. Etraflarında olup bitenleri öğrenmeye ve bilgi edinmeye karşı büyük bir ilgi duyarlar.
Okumayı iyi öğrenmemiş olma, bir zorluk kaynağıdır. Bunun kişiliğe olan etkisi görülmektedir. Okuma ile birlikte yazma becerileri de gelişir. Yazı ile kendilerini anlatabilirler. 11 ve 13 yaşlar arasında çocukların dil, konuşma ve zihinsel yeteneklerinde önemli “kesintiler” olduğuna işaret eden birkaç kanıt vardır (Wood, 1998, s.150). “Bir gelişim basamağında çocukların karşılaştığı ve başa çıktığı zihinsel talepler sonraki basamakta başka bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Sayısal sembollerin ve matematiksel işlemlerin çocuk bunların ifade ettiği kavramları oluşturduğunda çocuk için bir anlamı vardır.
Çocukta kural kavramı gelişmiştir. Gerektiğinde kuralların değiştirilebileceğine inanmaktadır. Yeni kuralları icat etmeyi bilen bu yaşlardaki çocuklar kurallara boyun eğmeyi de bilmektedirler. Çocuk, örneğin yedi yaşında iken eylem planında başardığını (resim yapma gibi), örneğin ancak 11 yaşında konuşarak anlatabilmektedirler. Çocuklar dokuz yaşına doğru, bir yıllık süreyi kafalarında canlandırmaya başlarlar. Çocukların zaman kavramlarının gelişiminde okul öncesi edindikleri yaşantıların büyük etkisinin olduğunu araştırmalar göstermektedir (Skinner, 1959, s.40).
Piaget’in yetişkin zekasıyla ilgili düşüncesi mantık ve gerçeklik arasındaki ayrımı örnekler. Yetişkinlerin öğrenme biçimi tür bakımından daha küçük çocuklardan farklıdır.
Mantıksal işlemlerle karşılaşan çocuklar gibi yetişkinler de soyut, biçimsel problemleri çözmeye çalışırken günlük hayattaki tecrübelerden kaynaklanan düşüncelerden ve uygulamalardan yararlanmaktadırlar. Mantık matematik gibi, belirli aktiviteleri yapmaya yardım eden özel bir düşünme sistemidir. Piaget hiçbir zaman günlük hayattaki konuşmanın biçimsel işlemlerle yönetildiğini ima etmemiştir. Bu bağlamda Vygotsky, okul ve eğitimin bilimsel bir biçimde düşünmenin çocuklara aktarılmasını çocukların “özdüzenleme”nin geliştirilmesini kapsamaktadır. Okumayı öğrenmenin çocukların bilgisinde ve dili kullanmasında önemli ve kapsamlı değişikliklere neden olduğunu savunmuştur. Okuryazar olurken çocuklar sadece başka bir iletişim biçimi ya da konuşmayı temsil eden yeni bir “kod” öğrenmektedirler. Aksine, okuma ve yazma çocukların ilginç şeyler yapmasını gerektirmekte ve dilin yeni fonksiyonlarını kullanmalarına yardım etmektedir. Yüz yüze iletişimde beden dili de kullanarak, sorularularak daha kolay anlaşabilmektedir. (Wood, 1998, s.161,162). İnsan dünyaya geldikten sonra birçok dönemleri geçerek gelişmektedir. Bir sonraki dönem bir önceki dönemden etkilenmektedir. Çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık olmak üzere genellikle dört dönemden söz edilebilir. Bireyin bedensel durumunun yanı sıra psikolojik, kültürel, ekonomik, toplumsal etkenler de rol oynamaktadır. Orta çocuklukta ergenlik gelişiminin temelleri atılmaktadır. Orta çocukluk 6-12 yaşlar arasındaki dönemi kapsar.Toplumsal etkileşim hızla artmaktadır. Okul çocukları, bilişsel bir çok probleme niceliksel bir tutumla yaklaşmaktadırlar (Gander ve Gardiner, 2001, s.337-345).
Değişen dünya düzeni bireylerin sahip olması gereken özellikleri de etkilemektedir. Günümüz dünyasının bireylerden beklentileri; yaşadıkları problemlere özgün ve farklı çözümler üretmeleri, ürettikleri çözümleri hızlıca uygulamaya koyabilmeleri ve bir güçlüğün üstesinden gelmeye yarayacak her türlü zihinsel yeterliğe sahip olmalarıdır. Söz konusu zihinsel yeterliklere bilişsel kapasite ile problem çözme ve akıl yürütme gibi beceriler örnek olarak verilebilir. Yapılan çalışmalar sonucunda bu kavramların geliştirilebilir olduğuna dair ulaşılan sonuçlar günümüz bireylerine verilmesi gereken eğitimin özelliklerini de belirlemektedir (Ellis 1993; Lester, 1994; Verschaffel, Corte ve diğerleri, 1999; NCTM, 2000).
Çağın gereksinimlerini karşılayabilmek için eleştirel düşünmeyi, akıl yürütmeyi, sonuçlar çıkarmayı, ulaşılan sonuçları savunmayı, yargılamayı, hızlı ve pratik olmayı sağlayacak bireylere ihtiyaç duyulmaktadır. Eğitimde kullanılacak farklı ders ve araçlar sayesinde bireyler ulaşılması hedeflenen özelliklere sahip olacaklardır. Genel anlamda oyun, özelde ise zeka oyunları bu amaca hizmet eden araçlardır (Dempsey, Hasey, Lucassen, Casey, 2002). Kirriemur ve McFarlane (2004) oyunun stratejik düşünme, planlama, iletişim, sayılarla ilgili uygulama yapma, tartışma, grupça karar verme, veri işleme gibi becerilerin geliştirilmesinde; Bottino ve Ott (2007) zeka oyunlarının düşünme becerileri, mantıksal akıl yürütme ve stratejik düşünme gibi özelliklerin geliştirilmesinde son derece önemli olduğuna değinmişlerdir. Oyunun eğitimle ilgili yararlarının yanı sıra motivasyonu arttırma (Rosas ve diğerleri, 2003), dikkat ve konsantrasyonu arttırma (Garris, Ahlers, Driskell, 2002), öğrenmeye yönelik olumlu tutum geliştirme (Lou, Abrami, D'Apollonia, 2001) gibi davranışa yönelik katkılarından da söz edilebilir.
Zeka Oyunları (ZO) ise bireylerin kendi potansiyellerinin farkına varabilmeleri, hızlı ve doğru karar verebilmeleri, problemler karşısında kendilerine özgü çözüm yolları üretebilmeleri ve en önemlisi de kendilerini sürekli yenileyebilmeleri için sunulan etkinlikler olarak tanımlanabilir. Bu yönüyle Zeka oyunları bireylerin sadece matematik alanındaki gelişimlerini değil, işlem ve strateji gücünü geliştirecek oyunlar yoluyla mantık, sözel ve görsel zeka, problem çözme, çözüm yolları üretme, üç boyutlu düşünme, kendine özgü yaklaşım geliştirme, tasarım yapma, şekil oluşturma, taktik geliştirme gibi eleştirel düşünme ve yaratıcılık becerilerini de geliştirecek oyunları kapsamaktadır.
Zeka oyunları ile bireyler sahip oldukları zekâ potansiyellerini tanıması ve geliştirmesi, karşılaştıkları problemler karşısında özgün ve yeni çözüm yolları geliştirmeleri, hızlı ve doğru kararlar vermeleri, oyunlar kapsamında rekabet ortamı oluşturularak çalışma becerilerini geliştirmeleri, farklı bakış açıları oluşturabilmeleri, özgüven kazanmaları, akıl yürütme ve mantığı etkili bir şekilde kullanmaları ve problem çözümüne yönelik olumlu tutum geliştirmektedirler.Bu nedenle MEB zeka oyunlarını ders olarak müfredata almıştır.
Zekâ Oyunları dersi programının odağında öğrencilerin problem çözme, iletişim ve akıl yürütme, öz düzenleme ve psikomotor becerilerinin ve duyuşsal özelliklerinin geliştirilmesi vardır. Problem çözme, Zeka oyunları dersinin ve etkinliklerinin temelidir. Zeka Oyunlarını eğitim yaşantılarının bir parçası haline getirecek öğrencilerin problemleri sadece sayılar ve şekillerle değil aynı zamanda gerçek hayat materyalleri ile kurgulayarak ve gerçek dünya sorunlarıyla ilişkilendirebilmesini bekleyebiliriz. Öğrenciler, çözüme giden yollarda birçok farklı yöntemler kullanmayı geliştireceklerdir. Bu nedenle de öğrencilerin uzun vadede problem çözmede başarılı olmalarını sağlamak için öğrencilere problem çözmenin temel aşamaları kavratılmalıdır.
Zeka oyunları dersinin kazanımlarına yönelik tanımlanan davranışlar aşağıdaki gibi listelenebilir:
1-Mantığa dayalı fikirler üretebilme
2-Soyut sembolleri kullanarak hareket stratejileri oluşturabilme
3-Gruplandırma becerilerini geliştirebilme
4- Problem çözme ve fikir geliştirmede takım çalışması becerilerini geliştirebilme
5-Deneyimlerden çıkarımlarda bulunabilme
Oyunlar, kabul edilmiş ve müfredatla bütünleşmiş iyi bir disiplin olarak çok güzel bir ölçüdür (Verhoeff, 1997: 6). Oyunlar iyi plânlandığında, iyi hazırlandığında, iyi yapılandırıldığında öğretimin her evresinde rahatlıkla kullanılabilecek bir yapıya sahiptir. Bu noktada öğretmenin konuya, oyuna hakim olması ve oyun sürecini doğru yönlendirebilmesi son derece önemlidir. Oyun yoluyla öğretimin uygulanışının, diğer tekniklere oranla daha çok dikkat, yaratıcılık, hayal gücü, espri yeteneği, sentez gücü gerektirdiği vurgulanmıştır (Bilen, 1999: 26).
Sonuç olarak :
Zeka en genel tanımıyla algıları kullanarak somut ve soyut düşünme, akıl yürütme ve bu zihinsel fonksiyonların belirli bir amaca yönelik olarak kullanılabilmesi olarak tanımlanmaktadır (Devecioğlu, Karadağ, 2016). Zeka oyunları ise, öğrencilerin zekâ potansiyellerini tanıması ve geliştirmesi, problemler karşısında farklı ve özgün stratejiler geliştirmesi, hızlı ve doğru karar vermesi, sistematik bir düşünce yapısı geliştirmesi, zekâ oyunları kapsamında bireysel, takım halinde ve rekabet ortamında çalışma becerileri geliştirmesi ve problem çözmeye yönelik olumlu bir tutum geliştiren araçlar olarak tanımlanmaktadır (MEB, 2013).
KAYNAKLAR
Başaran, İ. E.(1982). Eğitim Psikolojisi, Modern Eğitimin Psikolojik Temelleri. Ankara: Emel Matbaası.
Bingham, A. (Çev. Oğuzkan, F.). (1983). Çocuklarda Problem Çözme Yeteneklerinin Geliştirilmes. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
Cronbach, L. S.(1963). Educational Psychology. New York Harcort, Brace, World, Inc,
Gander, M.J. ve Gardiner, H.W. (2001). Çocuk ve Ergen Gelişimi (Child And Adolescent Development.(Çevirenl Dönmez, A.; Çelen, N.; Bekir Onur).
Senemoğlu, N. (2000). Gelişim, Öğrenme ve Öğretim. Ankara: Gazi Kitabevi
Skinner, C.E. (1959). Educational Psychology. Englewood Cliffs. Prentice- Hall Inc.
Strang, R.(1960). Helping Your Gifted Child. New York: E.P. Dutton & Company Incorporated
Thorndike, R., L.(1950). How Children Learn The Principles and Techniques of Problem Solving. Chicago: University of Chicago.
Wood, D. (1998). How Children Think and Learn. U.K.: The Social Contets of Cognitive Development Second Edition, Blackwel publishers.
Yavuzer, H. (1984). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi, Bilimsel Sorunlar Dizisi.
Yavuzer, H. (1994). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Bottino, R.M., & Ott, M. (2006). Mind games, reasoning skills, and the primary school curriculum: hints from a field experiment. Learning Media & Technology, 31(4), 359-375. doi: 10.1080/17439880601022981 Dempsey J. V., Haynes L. L., Lucassen B. A., & Casey M. S. (2002) Forty simple computer games and what they could mean to educators. Simulation and Gaming, 33(2), 157-168. Ellis, H. C., Hunt, R. R. (1993). Fundementals of cognitive psychology. Mc Graw Hill. Garris, R., Ahlers, R., & Driskell, J.E. (2002). Games, motivation, and learning: A research and practice model. Simulation & Gaming, 33(4), 441-467. Kirriemuir, J., & McFarlane, A. (2004). Lester, F. K. (1994). Musing about mathematical problem solving researchs: 1970-1994. Journal for Research in Mathematics Education, 25(6), 660-675. Lou, Y., Abrami, P., & D'Apollonia, S. (2001). Small group and individual learning with technology: a meta-analysis. Review of Educational Research, 71(3), 449-521.
MEB (2013). Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu Zekâ Oyunları Dersi (5., 6., 7., 8. Sınıflar) Öğretim Programı.
National Council of Teachers of Mathematics. (2000). Principles and standards for school mathematics. Reston, VA: Author.